16 Temmuz 2010 tarihinde Gürcü–Oset Sivil Forumu adlı organizasyonun Gürcü ve Oset üyeleri Hollanda’nın Leiden kentinde bir araya geldi. Buluşmada Cenevre Görüşmeleri’ne katılan taraflara çağrıda bulunulmasına yönelik bir karar kabul edildi. Bu kararın alınmasının esas sebebi Cenevre Görüşmeleri’nin on birinci turunda da tarafların herhangi bir olumlu sonuca ulaşamamış olmasıydı.
Kararın altında imzası bulunan Tshinvalili Oset katılımcılar şunlardan oluşuyordu. Ahsar Tshurbati, Alan Gassiev, Maria Pliyeva, Rudolph Gubiev, Sarmat Parastayev, Tamerlan Tadtaev ve Timur Tshovrebov.
Tskhinvali'nin tanınmış isimlerinin Gürcü-Oset sivil forumuna kukla rejimin izni olmaksızın katılması kukla rejimin öfkesini çekmeye yetti. Toplantının hemen bir sonraki günü kukla rejimin “çatışma sorunlarının çözümünden sorumlu” sözde temsilcisi ve “yıllardır çözüm için varını yoğunu ortaya koyarak çalışan” Boris Çoçiyev (Çoçiyev, 2008 Ağustos Savaşı’nın planlayıcılarından ve önemli aktörlerindendi.) konu hakkında bir açıklama yaptı.
Tshinvali’deki kukla rejimin söz konusu sivil girişimin duruşundan hoşlanmadığı hiç de şaşırtıcı değildi. Çoçiyev’e göre, forumun kurulması ve katılımcılar tarafından Cenevre Görüşmeleri’ne katılan taraflara acil olarak insani konulara eğilme çağrısı yapılması “her Oset’e bir tokat” ile eş anlama geliyordu. Leiden toplantısında Tshinvali pek çok katılımcı tarafından temsil edilmesine rağmen Çoçiyev’in kızgınlığı bir kişinin üzerineydi; Bu kişi Timur Tshovrebov idi…
Çoçiyev, Tshovrebov’u suçlayan açıklamasında şunları diyordu. “Hollanda’daki forumun katılımcılarından biri, Timur Tshovrebov, ‘Oset–Gürcü sınırının idari sınır olduğunu ve bu sınırın açılması’ yönünde Güney Osetya’da imza toplamaya çalıştı. Timur’u tanıdığım için buna inanmamıştım. Ancak bu kararı (Leiden) okuduktan sonra çok da imkânsızmış (imza toplanmasını kastediyor) gibi gelmedi. Utanç verici.”. Çoçiyev konuşmasının devamında da Tshovrebov’u birkaç kez “hain” olarak nitelendirdi. Timur Tshovrebov işgal altındaki Tshinvali’deki bağımsız tek gazetenin (21.yy) yayımcısı ve editörü. 22 Mayıs’ta bölgede “Iron” adında yeni bir politik parti kuruldu ve bu hareketin arkasındaki esas ideolog Timur Tshovrebov idi. Uzmanlar Kulübü (//expertclub.ge/) bu partinin Kokoiti rejimi tarafından ağır baskı altında tutulduğu konusuna daha önce değinmişti. Kokoiti kontrolündeki medya, kukla rejimi eleştiren kişileri hemen topun ağzına koyuyor ve hedef gösteriyor. O sıralarda “Osinform” adlı haber ajansı Iron’un politik hayata olması gerektiği gibi katılamadığını yazıyordu.
Hatta daha da önce, Mart ayında muhalefet kukla rejime karşı bir protesto gösterisi yapmayı planladı. Protesto gösterisi bunu organize edenlerin ortadan kaybolmaları sonucu yapılmadı. Ancak bu işte Rus gizli servislerinin parmağı yoktu. Kuzey Osetyalı İnsan Hakları Savunucusu Vissarion Assev, Gazeteci Maria Pliyeva ve Tshinvali’deki bağımsız tek gazete “21.yy” editörü ve yayımcısı Timur Tshovrebov ve gazete çalışanları Tshinvali Meydanı’nda ortaya çıktılar.
Timur Tshovrebov adı, “Tshinvali’de Gürcüce kitapların yakıldığı” haberlerinin yayıldığı Eylül 2009’da da belirmişti. 10 Eylül’de binlerce kitap Tshinvali İstasyon Meydanı’nda yakıldı. Kitaplar istasyon meydanına askerler tarafından getirildi ve ateşe atıldı. Bu haberi ilk duyuran gazeteci yazar Alan Tshurbaev idi. Daha sonra Slon.ru adlı haber sitesinin yazarı Dmitri Storastin, Timur Tshovrebov’un kendisine Goethe’nin eserlerinin bir koleksiyonunu, 10 yy.’a ait bir ortaçağ dini şiir kitabını, Tacik Edebiyatı’ndan Sadrittin Ayni’nin klasik bir eserini ve Fransız Edebiyatı Tarihi’ne ait bir kitabı ateşten kurtardığını aktarmıştı.
Tshovrebov’a göre yakılan kitapların % 30’u Gürcüce idi ve yakma işi bizzat Tshinvali Üniversitesi rektörü Teimuraz Kokoev tarafından organize edilmişti. Kukla rejimin “Eğitim Bakanı” Anatoli Kusraev de bu çağdışı işin sorumlularından biriydi.
Bu olanların kukla rejimin Tshovrebov’a olan tavrını etkilememesi mümkün değildi. Çoçiyev’in sözleri Tshovrebov’a karşı yasadışı hareketlere izin anlamını taşıyordu.
Çoçiyev’in konuşmasının ertesi günü Tshinvali merkezinde on kişi Timur Tshovrebov’a saldırdı. Saldırganlar arasında kukla parlamentonun üyeleri Alan Hasiev, Casimir Pliyev, Dmitri Vaneev de vardı. Bu kişiler Timur’a arabasına binip şehir dışına çıkmasını söylediler. Tshovrebov bunu reddetti ve daha sonra kendisine vahşi bir şekilde fiziksel şiddet kullanıldı. Tshovrebov kaçmaya çalıştı ve Kızıl Haç ofisi duvarlarından içeri girmeye çalıştı. Cazimir Pliyev silahını çıkardı ve Timur’a nişan aldı. Görgü tanıklarına göre olay yerinde bulunan polis bu olaya hiçbir şekilde müdahale etmedi. Güney Osetya KGB’sinden bir yetkili Kızıl Haç ofisine girdi ve Timur’a hastaneye kadar eşlik etti. Muayene sonrası geride kırık bir kol kaldı. Boyun kısmında derin bir yara ve dudak yırtılması tespit edildi.
Vur emrini verenin Boris Çoçiyev olduğu çok açık. Ayrıca belirtilmesi gereken bir nokta da Kokoiti’nin yokluğunda (olay sırasında Venezuela ve Nikaragua’da gezintide idi.) Çoçiyev kukla rejimin bir numaralı adamı. Çoçiyev’in açıklamaları yanında olaya karışanların kimlikleri bu politik suçun verilen bir talimat sonucu gerçekleştiği yönünde herhangi bir şüphe bırakmıyor.
Bu olay ani bir şekilde Kremlin liderliğinin Tiflis’i Tshinvali ile direkt ilişki kurmaya çağırdığı dönemde gerçekleşti. Bu çağrı bizzat Rusya Başbakanı Putin tarafından ABD Dışişleri Bakanı’nın Abhazya ve Güney Osetya’nın Gürcistan’ın ayrılmaz parçaları olduğu açıklamasına cevaben yapılmıştı.
Bu olay bize yakın zamanda Tshinvali’de konuşacak biri kalmayacağını gösteriyor. Kukla rejimden hoşnutsuzluğunu açıklayacak cesareti olanlara ve Gürcülerle yapıcı diyalog içinde bulunulması çağrısı yapanlara baskı yapılıyor ve şiddet kullanılıyor. Bu şartlar altında Rusya’nın desteği ile gücü elinde bulunduranlara karşı durmak çok zor. Kokoiti, yönetimi elinde bulundurabilmek için işgal bölgesinde (Tshinvali) kalan yaklaşık 10.000 “vatandaşını” yok etmeye hazır. Belli ki “uygun” insanların yokluğu Tshinvali “parlamenterlerini” Tshinvalili aktivisti dövmek gibi iğrenç bir işi üstlenmeye zorladı.
Bu olay ayrıca halk diplomasisinin ne kadar kırılgan ve narin olduğunu da doğruluyor. Halk diplomasisinde sadece kişisel seviyede ilişki ve bağlantılar kuruluyor ve bu resmi görüşmeleri tamamlıyor. Bütün bu gerçekleşen şiddet gösterilerinden sonra Kokoiti kontrolündeki medya Tshovrebov’un vahşice dövülmesi olayı hakkında tek bir kelime bile etmedi. Gürcülerle ilişki kurma yönünde bölgeden gerçekleşen her hareketin önüne set çekiliyor. Peki Bay Putin kimlerle ilişkiye geçilmesini öneriyor? Belki de Kokoiti tarafından temsil edilerek Putin’le? İM
İrakli Tskitişvili