GÜRCÜ FOLKLORUNDA HÜMANİST İDEALLER
Tina ŞİOŞVİLİ
Karakter olarak sağlam kuşaklar yetiştirmek, her dönemde ve her halk için temel kaygı olmuştur. İnsani değerler ya da doğruluk, ahlaksal gelişmenin ve ilerlemenin sorunlarıdır. Pozitif ahlaksal özelliklerin bir yaşam normu olarak biçimlenmesi gibi: İyilik, sadakat, yurtseverlik, enternasyonalizm, hümanizm, çalışkanlık, adalet, nezaket vs. Bu müstesna yüksek, soylu insanlık değerlerinin başta geleni, insan iyilikseverliğinin doğrudan bir yansıması olan ve her ulusun iç dünyasını sergileyen hümanizmdir.
Halk kültürü, hümanizmin soylu amaçlarının ve canlı yaşamın gerçek aynasıdır. Bilinmeyen dönemden başlayarak Gürcü halkının kendi şiirleri ve şarkılarında, masalları ve destanlarında, deyimleri ve atasözlerinde, balatları ve alegorilerinde, ulusun ahlaksal yönünün oluşumunda en büyük eğitici-öğretici öneme sahip yüksek idealler ortaya çıkmıştır. Gürcü folklorunda, bütün insanlık için geçerli hümanizm düzeyine ulaşmış, insanların karşılıklı olarak birbirlerini anlama ve ortak duyarlık, dayanışma ve sevgi, insana verilen değer ve kendine saygı ideali, gerçek anlamda yansımıştır.
"Gürcü her zaman kucağı ve eli açık olarak gezer" diye yazımıştır, 1858 yılında Kafkasya'da seyahat eden büyük Fransız yazar Alexandre Dumas (1).Gerçekten de Gürcü insanın ideali böyleydi, karşılıklı saygı ve sevgi. Gürcü lirik halk şiiri, bu genel insanlık idealleriyle doludur. Bu şiirde Gürcü halkının saygıya özlemi, dostluk ve barışçı varlığıyla birlikte, derin ve inandırıcı bir biçimde görülebilir:
Fani dünya böyledir,
Gece gündüze çıkar,
Düşmanlığın yıktığını
Sevgi yeniden kurar. (2)
წუთისოფელი ასეა,
ღამე დღეს უთენებია,
რაც მტრობას დაუნგრევია,
სიყვარულს უშენებია.
Gürcü halk şiiri, aynen Gürcü halk kültüründe olduğu gibi, insanların barış içinde birarada yaşamalarını her şeyin üstünde saydığından, kardeşliği ve dostluğu öğütler; başkaları için kötülük isteyenler için bile:
Ben köyde yaşadım
Köy bende değil.
Köy iyi ağırladı beni
Yoksa ben köyü değil
Ne istediysem köy için
O oldu benim için. (3)
მე სოფლის თავსა ვესახლე
და არ სოფელი ჩემ თავსა,
სოფელი კარგად მთავსობდა,
თუ მე სოპელი მეთავსა:
რაც მე სოფლისად მინდოდა,
წინ-წინ მოვიდა ჩემ თავსა.
Bundan dolayı da, özlenen halk anlatıcısı, sevilen insan, köyü tarafından minnet duyulan ve yaptıklarıyla yararlı olan kişidir:
Ne iyidir iyi insan,
İyi işlerin insanı,
Köyü vardır minnettar,
İyi yüreklerin de sahibi. (4)
რა კარგია კაი კაცი,
კარგ ანდეზედ აგებული,
სოპელი ჰყავს მადლიერი,
სწორის გული-მოგებული.
Karşılıklı yardım, açık kapı ve açık kalp, Gürcü halkının en eski özelliklerinden biridir. Gürcü folklorunda, sayısız biçimdeki felsefe yüklü dizeler bu hümanist idealleri iyi yansıtmaktadır:
Keşke sarayımı
Yüksek tepeler kursaydım
Gelip geçenlere
Her gün kapımı açsaydım
Darıltmasaydım hiç kimseyi
Herkesin sevgisini kazansaydım
Sahip olduğum her şeyi
Dilencilerin ayağına serseydim. (5)
ნეტა რო ჩემი სასახლე
მაღლა მთაზედა ამედო.
გამლელ და გამომლელისათვის
დღე ყოველ კარი გამეღო,
სიტყვა არვისთვის მეწყინა
სუყველას გული მომეგო.
რაც მეშოვნა და მეპოვნა,
სულ გლახაკებზედ გარდმეგო.
Gürcüstan'da eskiden beri yaşlılara büyük bir saygı gösterilmiş ve yaşlılar yüceltilmiştir. Onların yaşama ilişkin söylediklerine, iyi ve kötü günlerde pek çok kez sergiledikleri bilgeliklerine her zaman değer verilmiştir. "Yaşlı Bir Adamım" adlı Gürcü halk şiiri, yaşlılara gösterilen saygıyı ve onların yüceltilmesini anlatmaktadır:
Yaşlı adamım, ezme beni,
Seni herkes ayıplar,
Bütün dünya lanetler,
Uzatmaz hiç kimse dostluk elini.
Yaşlı bir adamım, öldürme beni,
Seni bütün millet lanetler,
Rastladığım her yerde,
Söylerim bunu oğluna ve arkadaşına. (6)
ბერი კაცი ვარ, ნუ მჩაგრავ,
ყველა დაგიწყებს გმობასა,
გაგწირავს მთელი კვეყანა,
არავინ გიზამს ძმობასა,
ბერი კაცი ვარ, ნუ მომკლავ.
ერი დაგიწყებს გმობასა,
სადაც კი შემოგეყრები,
გეტყვი შვილსა და ძმობასა.
Gürcü halk baladı "Kaplan ve Delikanlı Üzerine Şiir", yüksek insanlık hümanizmiyle dikkati çeker. Baladda, kaplan ve delikanlı arasındaki amansız mücadele, ikisinin de ölümüyle son bulur. Oğlunun ölümünün üzüntüsünü yaşayan anne, kendi oğlunun öldürdüğü kaplanın annesiyle acısını paylaşmak ve böylece üzüntüsünü hafifletmek ister. Bu yüksek karakterli insani taziye, yalnızca şu motifi taşımaktadır: Kaplan da bir anne tarafından büyütülmüştür ve onun annesi de acılıdır:
Bazen düşünüyordu, annesiz
Kim yetiştirebilir diye çocuğu,
Kaplanın da bir annesi olmalı,
Benden acılı ağlayan.
Gideyim, ona gideyim ben de
Başsağlığı dileyeyim
Anlatsın kendi hikâyesini bana
Ben de anlatayım kendi çocuğumu ona
Onun da yarası olmalı
Acımasız kılıcın kestiği. (7)
ხან იფიკრებდა, უდედოდ
გაზრდა ვინა თქვა შვილისა,
იქნება ვეფხვის დედაი
ჩემზე მწარედა სტირისა.
წავიდე, მეც იქ მივიდე,
სამძიმარ უთხრა ჭირისა.
ისიც მიამბობს მის ამბავს,
მეც უთხრა ჩემი შვილისა,
იმასაც ბრალი ექნების
უწყალოდ ხმლით დაჭრილისა.
Onyedinci yüzyılın ünlü Fransız seyyahı La Rochefoucauld'nun işaret ettiği gibi, "İnsan aklı ve yüreği, konuşma yetisinde olduğu gibi, kendi ülkesinin nüanslarını yansıtır (8). Delikanlıyla mücadele eden anneninkinin de, kahraman yetiştiren Gürcü annenin estetik yüzüyle organik bir bağı vardır. Profesör Elene Virsaladze'nin işaret ettiği gibi, bu olgu Gürcü folklorunun en eski dönemlerinden gelmektedir (9). Bu en yüce hümanizmi, bir rastlantı olarak, uzun zamandır Gürcü kadını temsil ediyor. Onun çalışkan halkının doğasının, onun ruh halinin bir sonucuduru bu. Gürcü halk yaratıcılığının başlıca saygın adresi olan anne, Gürcü halkı için bütün iyiliklerin, her türlü insancıllığın ve iyi davranışın sembolüdür. Anne, her türlü insani özün bizzat kendisidir. Gürcü folklorunun en iyi örnekleri de anneye gösterilen sevgi ve saygıyla doludur.
Gürcü felsefi halk şiiri "Şiir Söylerim Seni", Gürcü insanın dünyaya bakışını, onun ahlaksal inancını anlatmak için tipik bir örnek olarak alınabilir. Bu şiirde, halkımızın duyarlılığı ve tipik yüceltme, doğurgan anneye büyük saygı ve sevgi gösterilmesi gibi, yaşama ilişkin pek çok sorun içiçe geçmiştir. Burada sözcükler, en büyük insani dikkatle verilmiştir:
Annem biz çocuklarını seviyor
Biz çocukları unutuyoruz onu
Bunun için cezalandırıyor yaratan
Birer günahkâr olarak bizi. (10)
დედას ვუყვარვართ შვილები,
დედა არ გვახსოვს შვილებსა,
იმითა გვატანჯავს გამჩენი,
დავემხო დედამიწასა,
ქვესკნელ ჭინჭველას ხმა ვუყო.
Anneye duyulan saygı, onun emeğine verilen değer Gürcü halk şiirinde en çok işlenen temadır:
Vah, anne emeğini,
Anlayamadım, ne çare?
Sırtıma alsam yüklenip
Taşıyamasam, ne çare?
Toprağa kapanıp yüzünkoyun
Aşağıdaki karıncaya seslensem, ne çare? (11)
ვაიმე, დედის ამაგსა
რო ვერ გადვიხთი, რა ვუყო?
ზურგს ავიკიდო საბლითა,
რო ვერა ვზიდო, რა ვუყო?
დავემხო დედამიწასა,
ქვესკნელ ჭიანჭველას ხმა ვუყო.
Zeki halk anlatıcısı, bu küçük ama yüksek ahlaksal bireşimin yerini alan şiirle, nankör ve kadir bilmez evlatları bir kez daha düşünmeye sevk ediyor ve genel insani hümanizmin kaynağının, yakın ilişkide, özel olarak anne-babaya gösterilen saygı ve sevgide olduğunu öğretiyor. Aynı zamanda, Tanrı da öğüt veriyor bize: "Mademki seni yaratan, Tanrı, bu dünyada uzun bir ömür vermiş sana, sen de anne-babana saygı göstermelisin" (12). "Annesinin önünde koşan tayı kurt yer", "Evlat avucunda yumurta pişirse, yine de annesinin emeğini ödeyemez" gibi pek çok halk deyimi de oldukça öğreticidir.
Sevgi ve sadakatin, fedakârlığın en erdemli insani özelliklerden olduğu çok açıktır ve Gürcü halk çocuk folklorunda kararlı biçimde yer alır. Ve bu, değişik örneklerde, yetenekli kuşakların karakterlerinin biçimlenmesinde en önemli eğitici ve öğretici rolü oynar. Halk kültüründe, bu atmosfer içinde yüzyıllardır üretilen pek çok örnekten biri, hümanist ideallerin edinilmesi açısından çocuklar için çok önemlidir. Gürcüce "Nana", çocuğun ince ruhunda, iyiliğin, merhametin yerleşmesine hizmet etmiştir:
Cep dikerim sana,
İçine koyarım para,
Yollarım seni pazara,
Dolaşırken sokakta,
Rastlarsan dilenciye,
Birkaç kuruş ver ona,
Büyümeni söyler o sana,
Büyüyüp mutlu olmanı ,
Dertlerden kurtulmanı,
Kötülüklerden uzak kalmanı. (13)
... დაგიკერებ ჯიბესა,
შიგ ჩაგიყრი ფულებსა,
აგატარებ ბაზარში,
ჩაგატარებ ქუჩაში,
გლახა შემოგეყრება,
იმას მიე აბაზი.
ისიც გეტყვის გაზრდასა,
გაზრდა-გახარებისა,
სევდის მოşერებასა,
ყოველ ჭირ-მორჩენასა.
"Deh Deh Atım" adlı şiir, Gürcüstan'ın hemen her yöresinin çocuk folklorunda, çocuklar için sevimli ve cana yakın bir şiir olarak bilinir. Bu şiir, çocukları eğlendirmesinin dışında, derin öğretici-eğitici bir işleve de sahiptir: Özel olarak, merhamet ve cömertlikten, günahla ilişkilendirerek de cimrilikten söz eder:
Deh, deh atım,
Seni nereye koşturayım,
Alazani çok geniş,
İçinde bir ihtiyar yaşar,
Ekmek istedim, vermedi,
Günahım onun boynuna . (14)
აჩუ აცუ ცხენო,
საით გაგაჭენო,
ალაზანი დიდია,
შიგ ბებერი ჰკიდია,
პური ვთხოვე, არ მაჭამა,
ჩემი ცოდვა ჰკიდია.
Dostluk ve sadakat, Gürcü halk hayvan hikâyelerinde, erdemli ideal karaktere bürünmüş bir konu olarak karşımıza çıkar. Bu hikâyelerde, sadakat yetisi ve yeteneği, arkadaşlıkta çıkar gözetmeden yardımseverlik, dar günlerde arkadaşa testek olmak idealize edilmiştir.
Gürcü masalsı halk hikâyelerinden "Pire ve Karınca", oldukça yaygın ve seçkin bir çocuk masalıdır. Bu masalı, Gürcü pedagojisinin kurucusu İakob Gogebaşvili 19. yüzyılın ikinci yarısında yazıya geçirmiş ve "Deda Ena" adlı kitabının ilk baskısına almıştır (1876). Masal, hâlâ Gürcü çocuklarına hitap ediyor ve dostça yardımlaşmayı, sıkıntıya düşenlerle dayanışmayı öğretiyor. Masalın insani bireşimi, sonunda ortaya konmuştur: "Kardeş kardeş içindir, kardeş karagün içindir." Bu masalın 1923 yılında Viyana kentinde dünya çocuk kitapları sergisinde birincilik ödülünü aldığını belirtelim.
"Üveyik", "Fare ve Kurbağa", "Kardeşlik", "Serçe ve Köpek" ve pek çok Gürcü çocuk halk masalı, hümanizmin soylu ideallerini seslendirmektedir. Bu masallarda, arkadaş için fedakârlık idealize edilmekte, çekememezlik ve şiddet kınanmaktadır.
"Kardeşler" adlı novel tarzı Gürcü masalı, Gürcü halkı için oldukça karakteristik bir davranış biçimi olan kardeş dayanışmasını sergilemektedir. Bu masala göre, evli olan kardeş bekâr olanı düşünüyor ve kendi payına düşen tahıldan gizlice kardeşine aktarıyor, bekâr olanı da tam aksini yapıyormuş. Masalın sonunda, anlatıcı tarafından bu karşılıksız yapılan iyiliğin ve insani yüceliğin altı çizilmiştir: "Gerçek kardeşlik böyledir." "Akıllı ve Deli Kardeşler", "Zaferler Zaferi", "Suçlu Kim" gibi, insanların güvensizliğe ve geçici ayartmalara kapılmasını eleştiren masllarda da hümanist idealler yansıtılmıştır.
İnsanların kuşaklar boyunca sınırsız sevgi, karşılıklı saygı ve kardeşce sadakat, Gürcü halk cadı masallarında hoş bir çizgi olarak yer alır. Cadı hikâyelerinin başkişileri, kötülüklerle savaşan atlı şövalyelerdir. Amaçları soylu ve yüksek ahlakı amaçladıklarından dolayı, onların önünde hiçbir şey duramamaktadır: Onların eylemleri yüce hümanizm ile ilişkilidir. "Toprak Kendine Ait Olanı İster", "Yılanın Kardeşliği", "Pisinin Masalı", "Tarlaların Kadınının Masalı" gibi pek çok cadı masalları, bize anne-babaya ve yakınlarımıza sonsuz saygı göstermemizi, anne-babaların tavsiyelerine uymamazı, insanların birbirlerini sevmelerini ve sadakati öğretmektedir. Annelik-evlatlık, kardeşlik ve dostluk simgesiyle kaynaşmış kahramanlar, her türlü tehlikeye atılır ve amaçlarına başarıyla ulaşırlar.
Gürcü folklorunda yaygın olan geniş dinsel karakterli menkıbeler, masallar, efsaneler, rivayetler, şiir-şarkılar, hümanist ideallerin gerçekleşmesinde önemli rol oynar. Bu tür örneklerde, karakteristik biçimde, "Eski Ahit" ve "Yeni Ahit"teki gibi erdemsel doğruluklar öğütlenir. Bu bir tür halk "Kitabı Mükaddesi", erdemsel değeler arasında hümanist idealler açısından merkezi bir yer tutar.
Yüzyıllar içinde Gürcü halkı tarafından oluşturulmuş ve çağlar ormanından geçip gelmiş, başta hümanizm olmak üzere, yüksek uygarlığın ahlaksal idealleri, çok eski ve zengin Gürcü halk kültürüne mükemmel biçimde yansımıştır. Doğal bir hoşgörüye sahip Gürcü ulusu, kendi toprakları dışında, hiçbir yayılma savaşlarına girişmemiştir. Her zaman dost olmayı, iyi komşuluğu, insanlar arasında dürüst ilişkiler kurulmasını benimsemiştir. Halkının büyük evladı, bilge Şota Rustaveli'nin daha 12. yüzyılda yüksek hümanist ideallerle "Kaplan Postlu Kahraman"ı yazmış olması bir rastlantı değildir. Bu destanda, başka uluslardan şövalyeler arasında karşılıklı sadakate dayanan dostluk ve evrensel bir anlayış sergilenmiştir: "Dostunu aramayan, kendi kendisinin düşmanıdır." Gürcü klasik folklorunun gerçek örnekleri de benzerlikler gösterir. Bir Gürcü felsefi halk şiirinin şu dizelerinin insani hümanizmin bayrağını dalglandırdığını söylersek, yanılmış olmayız:
Hepimiz Âdem'in çocuklarıyız,
Müslüman da bizim kardeşimiz,
Biz ve Ermenilerin
Birbirinden ne farkı var?
Sana kardeş diyen kadındır,
En iyi kız kardeş,
Böyle olsun mizacın,
Arınmış gökyüzü gibi,
Buna inanmıyorsan eğer,
Doğum nedir o zaman? (15)
ყველა ადამის შვილი ვართ,
თათარიც ჩვენი ძმა არი,
ჩვენსა და სომეხებ შუა
განყოფილება რა არი?
თუ ქალი გეტყვის დობასა,
ის უკეთესი და არი,
აგრეთი გქონდეს გუნება,
ვით მოწმენდილი ცა არი,
თუ არ იწამებ ამასა,
მუცლით ნასობი რა არი?
Gürcüstan Bilimler Akademisi Batum N. Berdzenişvili Bilimsel Araştırmalar Enstitüsü Üyesi, Batum Ş. Rustaveli Devlet Üniversitesi doçenti olan Tina Şioşvili, bu yazıyı , 13 Şubat 1998'de, Fransız Anadolu Araştırmaları Enstitüsü Orta Asya ve Kafkasya Dökümantosyan Merkezi'nde seminer bildirisi olarak sunmuştur.
Notlar:
1- Kafkasya, 1964, Tiflis, s. 353.
2- Gürcü Halk Şiiri, VII. Cilt, Tiflis, 1979, s. 31.
3- A.g.y. s. 32.
4- A.g.y. s. 449.
5- A.g.y. s. 69.
6- E. Kotetişvili, Halk Şiiri, Tiflis, 1916, s. 279.
7 - E. Kotetişvili, Adlandırılmış Çalışmalar, s. 106.
8 - Françoise de Laroucnpuko, Maksimumlar, Tiflis, 1982, s. 88.
9- Elene Virsaladze, Gürcü Avcılık Manzumeleri, Tiflis, 1964, s. 156.
10- V. Kotetişvili, Adlandırılmış Çalışmalar, s. 22.
11- Gürcü Halk Şiiri, VII. Cilt, s. 368.
12- Kitabı Mukaddes, 20-22. Gürcüstan Patrikliği, Tiflis, 1989, s. 75.
13- Gürcü Halk Şiiri, VIII. Cilt, Tiflis, 1979, s. 113.
14- A.g.y. 133.
15- V. Kotetişvili, Adlandırılmış Çalışmalar, s. 25.
Gürcüceden Çeviren: Fahrettin Çiloğlu
mamuli , Mayıs 1998, Sayı 5