İstanbul’da Gürcü Müziği Rüzgarı Esti -1-

Tarihi SES 1885 tiyatrosunun bulunduğu Halep Pasajının önünde toplanmaya başlayan ve neredeyse tamamı Gürcü kökenlilerden oluşan kalabalığı, konser saati yaklaştıkça tatlı bir heyecan sarıyor. Sayıları giderek artan kalabalık, tanıdık yüzlerin birbirlerine karşı yönelttikleri sıcak ve samimi selamlaşmalara ve kucaklaşmalara sahne oluyor.

Türkiye’deki Gürcü müziğinin duayenlerinin bu seçkin mekandaki konserine dakikalar kala, davetlilerin bir kısmının tiyatronun içerisindeki salonda, bir kısmının da tiyatronun dışında başlattığı Çveneburi sohbetleri iyice koyulaşıyor. Yaşlısıyla, genciyle kendilerini tatlı bir heyecana teslim eden Türkiye’deki Gürcü toplumunun en renkli ve kültür gönüllüsü simaları, konserin başlayacağını duyuran zil sesiyle salondaki yerlerini almaya başlıyor. Bir kısmı ulusal televizyonlardan, bir çok kamera, İstanbul’un tarihinde bir ilke imza atılacak olan bu konseri belgelemek için teknik hazırlıklarını tamamlıyor, son kontroller yapılıyor. Ve sonunda İberia Özkan Melaşvili tarafından keşfedildikten sonra Gürcüstan’ın başkenti Tbilisi’deki uluslararası polifonik şarkı yarışmasında birinci olan Maçahela, ilk kez kendi insanının önüne çıkıyor.

Artvin’in artık gün ışığına çıkan güzelliği Maçaheli’nin sahip olduğu yüzlerce yıllık Gürcü kültürünün yaşlanmak bilmeyen delikanlı temsilcileri olan Maçahela grubunun üyeleri, salonu dolduran 500 kişinin alkışları arasında tarihi SES 1885 tiyatrosunun sahnesine doğru iki koldan ilerliyor. Geleneksel Gürcü Folklor giysileri içindeki Maçahela üyesi 8 delikanlı (!), kendilerini büyük bir coşkuyla alkışlayan seyircilerin arasında söylemeye başladıkları ünlü Makruli – Dedoplis Simğera’yı sahnede tamamlıyor.

Şarkının bitiminde sahneye gelen İberya Özkan Melaşvili, Maçahela gurubunun söyleyeceği ikinci şarkı olan Nanenavda’yı anons ediyor. Sahnede kendileri için özel olarak hazırlanan otantik ortamda yerlerini alan Maçahela, Maçaheli bölgesinin sine vizyona yansıyan görüntüleri eşliğinde Nanenavda’yı seslendiriyor. Çoğunluğu Gürcü kökenli olan seyirciler, bu dakikalarda hem yılların ötesinden atalarının nağmeleriyle kendilerine seslenen Maçahela’nın şarkısıyla, hem de yüce Tanrının bir armağanı olan Maçaheli’nin yeşiliyle kendilerinden geçiyor. Seyircilerden Artvinli ve özellikle Maçahelili olanlar ise “Ah benim güzel memleketim” demekten kendilerini alamıyor.

Türkiye’deki Gürcü müziğinin yaşadığı gelişim sürecindeki en önemli kilometre taşlarından biri olan Kafdağı Müzik Topluluğu’nun İberya Özkan Melaşvili, Serpil Acar Mzhavanadze, Tülin Sarıbay, Erol Aklan Tsodnadze, Eşref Şentürk Kirkitadze, Utku Demir ve Murat Bilgin’den oluşan kadrosuyla sahne almasıyla, seyircilerin kalplerini titreten Gürcü melodileri ve tınıları duyulmaya başlıyor. Tarihi SES 1885 tiyatro salonunun localarını ve balkonlarını da dolduran yüzlerce Gürcü kökenli izleyici, Kafdağı Müzik Topluluğunun “Şamil” adlı parçasına alkışlarıyla tempo tutuyor.

Maçahela’nın tarihi şarkısı “Enver Paşa” nın ardından Kafdağı Müzik Topluluğu’nun seslendirdiği “Acara’dan potpuriler” seyircileri kıvama getirmeye başlıyor.

Maçahela’nın “Bahmaroz Mtaze” adlı şarkısının ardından yeniden sahne sırası gelen Kafdağı Müzik Topluluğu bu kez, Türkiye’deki Laz müziğinin en popüler sesi Kazım Koyuncu’nun da son albümü Hayde’de yer verdiği ünlü Gürcü şarkısı “Mokhevis Kalo”yu seslendiriyor. Türkiye’deki Gürcü müziğinin en genç yıldızı Ahmet Beka Özkan Melaşvili’nin bu şarkıda Kafdağı Müzik Topluluğu’na geleneksel Gürcü halk müziği çalgıları olan salamuri ve panduri ile yaptığı usta işi eşlik, büyük beğeni topluyor.

1. Bölümün Sonu

Gaffar Yılmaz (Katamadze)