En eski uygarlıkların kurucuları olan Hititler ile akraba oldukları sanılan Gürcüler, binlerce yıllık tarihleri süresince iki yüzyıl Selçuklular ile komşuluk etmişlerdir. Osmanlı-Rus savaşı sonrası günümüzden 120 yıl önce Kafkasyadan göç edenlerin bir bölümü Batumi'den yola çıkıp Sapanca'mn Mahmudiye köyünü kurmuşlardır. Buraya yerleşen atalarımız doğal olarak daha öne yaşadıkları Batumi'nin dağlık ve ormanlık bölgesine benzer bir tabiat yapısı aramış, titizlikle seçerek karar vermişlerdir.
En eski uygarlıkların kurucuları olan Hititler ile akraba oldukları sanılan Gürcüler, binlerce yıllık tarihleri süresince iki yüzyıl Selçuklular ile komşuluk etmişlerdir. Osmanlı-Rus savaşı sonrası günümüzden 120 yıl önce Kafkasyadan göç edenlerin bir bölümü Batumi'den yola çıkıp Sapanca'mn Mahmudiye köyünü kurmuşlardır. Buraya yerleşen atalarımız doğal olarak daha öne yaşadıkları Batumi'nin dağlık ve ormanlık bölgesine benzer bir tabiat yapısı aramış, titizlikle seçerek karar vermişlerdir.
Bu sebeple köyümüzün doğal yapısı çok zengin ve cömert olup, yerleşimi bir dağ eteğindedir. Temiz havası, bol su kaynaklan, zengin ormanları ve bereketli toprağı ile Mahmudiye köyü kurucularına eski memleketlerini aratmadığı gibi daha sonraki nesillere de bu güzelliklerinden ötürü bir Batumi sevgisi aşılamıştır. Yabancılar köyümüze güneşli Mahmudiye derler. Nasıl olmasın ki; sabah güneşi eve girmek için izin ister, akşam ayrılırken ise uzun uzun veda ederek ertesi sabahki buluşmaya kadar bir süre için kaybolur. Dağlarımızın haşmetli, panaromik görünümü insanları yaylaya ve alabalıklara davet eder gibidir. Evlerin, içinde kaybolduğu geniş meyve bahçeleri, bağlar, tarlalar ve zümrüt halı gibi orman kenarı meraları köy ve çevresinin görkemli akan suların oluşturduğu vadiler ve derin boğazlardaki çağlayanların yolundan geçer. Bütün bu anlatılanlara yeşillik kavramını eklemeye bile gerek yoktur. Çünkü her yer yeşildir ve böylesine zengin bir doğası olan köyümüzü yeşil renk ancak kışın birkaç haftalığına terk eder.
Mayıs ayında erik ve kiraz ile başlayan meyve mevsimi, fındık, armut, elma, vişne, kestane, ceviz, vs. derken muşmula ile kışa kadar sürer. Bütün yaprakların döküldüğü tarlalarda bile kışın turuncu rengi ile ağaçlan süsleyen KABE hurmaları meyve mevsimini kışın ötesine ulaştırır.
Doğası böylesine yaratıcı, dinamik ve sağlam olan bu yörenin insanları da haliyle kendi doğalarına sadık, örf ve adetlerine saygılı, geleneklerine bağlıdırlar. Şakacı mizaçları ile yoldan geçerken rastladığı komşusuna mutlaka şakalaşan, ormanda
çalışırken coşku ile karşı köye haykıran, günün yorgunluğunu akşam sessizliğinde evinde dinlenirken bahçesini sulayarak yaşayan bu insanlar, yaşamın neşeli, acıklı, ciddi ve benzeri yönlerini çevreleri ile uyum içinde dengelemişlerdir. Uzun ömürlü olmalarını da bu doğal yapılarına borçludurlar.
Hasan Fehmi Paşa Camii Y. Tarihi 1887
Atalarımız Mahmudiye'yi kurmadan önce tarihi dönemlerde Bitinya yarımadası olarak bilinen bugünkü Kocaeli yarımadasında yaşamış olan Romalıların ve daha sonraki Bizanslıların bu verimli toprakları keşfedip köyümüzde önemli yerleşim merkezleri kurdukları, toprak altından çıkan çanak, çömlek, su yolu çömlek boruları ve mermer mezar kalıntılarından anlaşılmaktadır. Daha sonraki Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait herhangi bir kalıntı yoktur. Bu durum Kafkasya'dan göç eden atalarımızın sanki bu cennet diyarı uzun süre sonra yeniden keşfettiklerini gösterir gibidir.
Köyümüz halkı geleneklerine saygılı olduğu kadar eğitime de önem vermekte, başlangıcından bu yana bilinçli davranmışlardır. Bunun en güzel kanıtı camimizdir. Köyün kurulduğunda İstanbul'da nazırlık yapmakta olan Hasan Fehmi Paşa (1836-1910) kendi akrabalarının da yerleştiği bu köye mimari eser sayılacak güzellikte bir cami ve yanına da bir ilkokul yaptırmıştır.
Cami ve okulda hem dini eğitim hem de okul eğitiminin birlikte yürütülebilmesi için Doğançay Yeniköy'den bir Kafkas göçmeni olan Mehmet Bahattin Hoca getirilmiştir. Bu geleneğin günümüze kadar sürdüğü köyümüzde okuma-yazma oranı yüzde yüzdür. Mahmudiye köyünde yetişmiş, yüksek tahsil görmüş, subay, öğretmen, avukat, gazeteci, mühendis ve benzeri mesleklerde Türkiye'mizin çeşitli yörelerinde görev yapan bir çok aydın kişi vardır. Bu örnekleri Avrupa ve Amerika'ya kadar da uzatabiliriz.
Hasan Fehmi Paşa Camii Y. Tarihi 1887
Bu Mahmudiye'liler köylerini hiçbir zaman unutmamışlardır. Güzel Sapanca'mızın gelişmesinde ve şu anki durumunun temellerini atan eski Belediye reisi sayın Turgut ARAPOĞLU'nun da Mahmudiye'li olması ile gurur duymaktayız.
Köyümüzün Yerleşim Alanı ve Geleceği:
Bir dağ eteğinde kurulu olan Mahmudiye köyü günümüzden 120 yıl önce çağdaş bir yerleşim planı içinde kurulmuştur. Ana yollar birbirine paralel, tali yollar ise ana yollara dik açılarla birbirine bağlayan düzenli bir geometrik yapı oluştururlar. Bu yol şebekesini geniş bahçeli evler çevreler ve meyve ağaçları arasında binalar koybolmuş gibidir. Tipik Karadeniz yerleşiminin en eski ama günümüze uygun modeli olan köyümüzü derede ve dağda yer alan tarlalar ile ormanlar sınırlar. Bu çağdaş yerleşim ve doğa güzellikleri, kentlerin yorucu yaşamından kaçan bir çok doğa severi köyümüze çekmiştir, İstanbul'dan gelip Mahmudiye'ye yazlık, tatil evi ve benzeri binalar yapan şehirliler Sapanca'da bu yeni yerleşim türünü ilk başlatanlardır. Nitekim 1987-1988 yıllarında köyde 20'nin üzerinde bina, yüzme havuzu gibi ve hala sürmekte olan inşaat sayılmıştır.
Mahmudiye'nin bu yeni sakinleri de doğa severliliklerini unutmadan, kentlerdeki hatalı yapılaşmayı tekrar etmeden ve doğayı tahrip etmeden, geleneksel doğainsan uyumu ile bütünleşerek Mahmudiye'yi bir kat daha güzelleştirecek, dünyanın sayılı güzelliklerinden biri olmasına katkıda bulunacaklardır. Bu doğal uyum ve yerleşimi bozmamak için eskisi ve yenisi ile tüm Mahmudiyeliler çaba göstereceklerdir.
Köyümüz insanları ve Yaşantı:
Geleneklerine bağlı olan Gürcü asıllı köyümüz insanını birkaç öyküsel anlatımla kısa da olsa şöyle tanıtabiliriz:
Ahmet ÖZKAN'ın Gürcüstan adlı kitabından (İstanbul 1968-Aksiseda matbaası) birkaç anlatım ile başlayalım. Gürcüce halk arasında hala kullanılan bir dildir. Hatta gerçek Gürcüce özelliğini koruyan kelimeler, deyimler, sayılar ve ata sözleri köyümüz halkı tarafından da kullanılmaktadır. Birkaç örnek verelim:
Sayılar;
Gürcüce Türkçe
erti bir
ori iki
sami üç
othi dört
huti beş
----- -----
Gürcüce Türkçe
Kelimeler Leğvi incir
Shali armut
Kurdzeni üzüm
Deyimler Akmodi biço buraya gel oğlan
Katam kudi dasakma kedi kuyruğuna iş buyurdu
Dasakma buyurdu
Tav dağebuli başı eğik
Kud gaşverili kuyruğu dik
Glahi kasti har aptal adam
Dayakeps karısını döver
Yemek İsimleri Phali Kara Lahana
Cadi Mısır Ekmeği
Motrevla Cevizli Fasulye
Cirbuli Çılbır
Ğomlobya Aşure
Köy düğünlerinde hala Kafkas gelenekleri ve oyunları sürdürülür. Horon tepilir, coşkulu bağırışlar, büyük meydan yemekleri elverdiğince yaşatılmaktadır. Eski evlerde alt kat hayat ve günlük işler için ayrılmış olup, geniş bir mutfak ve yayvan duvra sobası (şömine) karakteristiktir. Üst katlarda yatak odaları ve misafir odaları yer alırlar. Binalarda kereste ve taş gibi yöresel malzeme kullanılmış olup, badadı inşaat depreme karşı oldukça dayanıklıdır.
İlgili Galeriler