İlkçağ medeniyetinin yaratıcıları Sümer ve Hititlerin akraba olan Gürcüler, binlerce yıllık tarihleri içinde iki yüzyıl Selçuklarla, altı yüz yıldan fazla Osmanlılarla komşuluk etmişlerdir. Bu süre içinde, ülkenin yalnız ekonomisiyle ilgilenen Selçuk ve Osmanlılar, Gürcüler hakkında araştırma yapmamışlar, onları yakından tanımak gereği duymamışlardır.
GÜRCÜSTAN
ÖNSÖZ
İlkçağ medeniyetinin yaratıcıları Sümer ve Hititlerin akraba olan Gürcüler, binlerce yıllık tarihleri içinde iki yüzyıl Selçuklarla, altı yüz yıldan fazla Osmanlılarla komşuluk etmişlerdir. Bu süre içinde, ülkenin yalnız ekonomisiyle ilgilenen Selçuk ve Osmanlılar, Gürcüler hakkında araştırma yapmamışlar, onları yakından tanımak gereği duymamışlardır. Bibliyografya bölümümüzde görüleceği gibi, Gürcüler üzerine Osmanlı, Türk kaynak ve vesikalarının sayısı bir hayli kabarık olmasına rağmen yetersiz ve dağınıktır. Tarihçilerin verdikleri kısa bilgiler, Gürcüstan’a ait tapu defterleri, hattı hümayun vesikaları vs… Ancak bunlar üzerinde yeterli incelemeler yapılmamıştır.
Bugün hâlâ Türk okuyucusu, Gürcüstan’ın tarihi ve Gürcülere ilişkin özet halinde bilgiler veren kaynaklar ötesinde ayrıntılı, ilmi eserler bulamamaktadır. Birçok batı üniversitelerinde Gürcü filolojisi okutulurken yetişen bilginler İngilizce, Fransızca, Almanca vs. dillerde kitaplar yayınlarken Türkiye’de hâlâ bir hareket olmayışı üzüntü vericidir. Osmanlı İmparatorluğundan ayrılan Yugoslavya, Romanya, Yunanistan ve Bulgaristan’da Türk filolojisi okutulmakta yetişen bilginler Başbakanlık arşiv dairesinde araştırmalar yapmaktadırlar.Gürcüstan’ın başkenti Tbilisi Üniversitesinde de Türkoloji okutulmaktadır. Türkiye’ye komşu tüm ülkeler, Türkiye’yi yakından tanımak çabası içinde iken, burada böyle çalışmaların olmayışı düşündürücüdür. İşte bu eksiklik yüzünden Gürcüstan ve Gürcüler hakkında eksik yanlış bilgilere sahip bulunulmaktadır. Biz bu çalışmamıza Gürcüstan üzerine bilimsel araştırmaya dayalı bir bilgi demeti sunmak istiyoruz.
Çalışmamız bir araştırma denemesidir. Hazırlanırken birçok güvenilir bilimsel eserlerden yararlanılmış, tercümeler yapılmıştır. Gösterilen dikkat ve titizlik kitap incelenirken göze çarpar kanısındayım. Fakat buna rağmen pek çok eksiğimin bulunacağını kabul ederim. Ancak okuyucunun, hatalarımı iyi niyetime vererek, beni bağışlamaını rica ederim. Çalışmamız bilimsel ve kültürel olup, politik amaç taşımamaktadır. Ancak bu hususta biraz şüpheci olanlara politik eğilimimizi, yazımızda belirtmekte fayda mülâhaza ettik. Bu çalışmada arzumuz, çok eski bir kültüre sahip Gürcüstan’ın coğrafi, tarihi, edebiyat, sanat ve folkloruna ilişkin özetler halinde bilgi vermek, konuyu derinliğine incelemek isteyenlere rehberlik etmeğe çalışmaktır. Bu vesile ile esere değerli katkılarda bulunan yazarlara basılması için bana cesaret veren ve maddi destekte bulunan hemşerilere teşekkürlerimi sunmayı borç sayarım. Bu çalışmamla, barışsever, konuksever, mert, güzel insanlar ve zengin tabiat ülkesi komşu Gürcüstan’a pencere açarak orayı kandil ile aydınlatmaya çalıştım. Birazcık da olsa amacıma ulaşırsam kendimi bahtiyar sayacağım. Kandil yerine lüks lambası, elektrik ışığı yada projektör kullanacak aydınlar çıkacağını temenni etmekteyiz.
Gürcüstan,
Gürcüstan Cumhuriyeti, Sovyetler Birliğinin güney ucunda Kafkas silsilesinin batısında küçük bir ülkedir. Gürcü halkı, dünyanın en eski milletlerinden biri olup çok eski ve hareketli bir tarihe sahiptir. Asya ile Avrupa arasındaki coğrafi durumu ve diğer faktörler sosyal, politik, ekonomik ve kültürel evrime etki yapmıştır. Gürcüstan’ın avantajlı durumu ve tabii zenginliği daima fatihlerin ihtirasını çekmiştir. Ülke, Yunan, Roma, Bizans, Hazar, Arap, Selçuk, Osmanlı, Moğol, Timur, İran ve Rus istilalarına uğramıştır. Tahrip ve katliam ile gelen bu akınlar, Gürcü halkını zaman zaman tüm yok olmakla tehdit etmiştir. Her felakete karşı cesaretle ve kahramanca yaptığı savaşlar, ona yüzyıl boyunca milletini, geleneklerini, folklorunu, dilini ve uygarlığını koruma imkanı verdi. Tarihi ve kültürel zenginliği, bağımsızlık savaşları, sayısız anıtlarla canlandırılmıştır. Yalnız ülke sınırı içinde kalanlar değil, dışarıda kalan eski kiliseler, saraylar, kaleler diğer sivil yapılar uygar ve şerefli bir geçmişin tanıklarıdır. Gürcüstan’la birçok millet ilgilenmiş, pek çok seyyah, diplomat, sanatkâr, tüccar ve bilginler değerli eserler bırakmışlardır. Ülkenin çok zengin ve cömert bir tabiatı vardır.
Yabancılar bu ülkeyi, Güneşli Gürcüstan diye adlandırırlar. Kafkas dağlarının haşmetli, panoramik görünüşü, tepelerindeki erimez buzulları, geniş ve şahane peyzajlı yaylalarında ve ovalarındaki meyve bahçeleri, bağlar ve tarlalar zümrüt halı desenleri teşkil ederler. Derin boğazlarda çağlayanlar halinde akan akarsular, yapraklarını dökmeyen ağaçlı ormanlar, yüksek irtifalarındaki göller, tropikal bitkileriyle Karadeniz sahilleri…
Bütün bunlar Kafdağı’nın en güzel ülkesi Gürcüstan’ı kısmen tasvir etmektedir. Orada, tropikal bölgelerin sıcak, rutubetli, steplerin, sert ve zirvelerin soğuğuna kadar değişik iklimlerle karşılaşılır. Uygun iklim şartları, maden suları, şahane tabiat manzaraları, termal istasyonları, kaplıcaları ve karlı dağları her yıl onbinlerce turist çekmektedir. Gürcüstan’ın endüstriyel kaynakları da oldukça çoktur. Sel süratiyle akan akarsuları, engin enerji depolarıdır. Ülke, huy, bol manganez ocaklar, çeşitli maden filizleri, her türlü minareler ve tabii inşaat malzemelerine sahiptir. Bütün bu kaynaklar ekonomik gelişmeye temel teşkil ederler.Fakat çok eski olmayan bir geçmişte bu tabii kaynaklar işletilmiyordu.
Rus imparatorluğuna bağlı öteki ülkeler gibi Gürcüstan da yarı koloni durumda bulunuyordu. Çar otokrasisi tarafından yapılan baskı, ülkeyi gelişmemiş ve daima muhtaç küçük köylüler seviyesinde tutuyordu. Rus Çarlığı bütün başarıları boğuyor, Gürcü kültür ve dilini kötülüyordu. Ürettiği iptidai maddeler Rusya’ya yada dış ülkelere ihraç ediliyordu. Hemen hiç endüstrisi yoktu. Fakat Gürcüstan, bağımsızlığını ilan ettiği 26 Mayıs 1918 tarihinden sonra hummalı bir kalkınma faaliyetine başladı. Daha sonraki yıllarda köklü dönüşümler yapıldı. I. Dünya Savaşından sonraki 50 yıl içinde cumhuriyet, ağır endüstri ve modern ekipmanlarla süslendi. II. Dünya Savaşından sonra Gürcü endüstri gelişmeye devam etti. Yeni dallar eklendi.
Cumhuriyet pek çok elektrik santralleri, maden ocakları ve her türlü sanayi dallarına maliktir. Font, çelik, otomobil, borular, metal, halatlar, makine araçları, elektrik lokomotif, tarım araçları vs. imal edilmektedir. Bütün bu sanayi dallarında çalışan teknik ve işçiler gürcü okullarından mezun olmuşlardır. Ayni zamanda tarım alanında da köklü reformlar olmuştur. Eskiden tüketici durumunda olan köylüler üretici hale gelmişti. Randıman çok yükselmiş çay, narenciye ve kokulu bitkiler tarım alanı genişlemiştir. "Made in Georgia" markası taşıyan mamuller birçok uluslar arası sergi ve fuarlarda teşhir edilmektedir. Tarım ve endüstrinin ahenkli bir şekilde gelişmesi, nüfusun süratle artmasına sebep olmuş, beş milyona yaklaşmıştır. Tarım ve endüstri yanı sıra kültür ve eğitim de önem vermiştir, pek çok teknik, ihtisas, yüksek okul ve üniversiteler açılmıştır. Her yıl okul ve fakültelerini bitiren binlerce genç kız ve erkek kültür ve ekonomi alanlarında çalışmak ülkeye dağılırlar.
Yirmi yıl kadar önce kurulan Gürcüstan İlimler Akademisinin çalışmaları olumlu yönde ilerlemektedir. Edebiyat da dikkate değer bir şekilde gelişmektedir. Müzik, resim, tiyatro ve sinema sanatları geniş halk kitlelerine hitabetmekte ve başarılar kazanmaktadır. Gürcüler, diğer Sovyet halkları arasında kültürel ve ekonomik olarak en önde bulunmaktadırlar.
ÖNSÖZ
İlkçağ medeniyetinin yaratıcıları Sümer ve Hititlerin akraba olan Gürcüler, binlerce yıllık tarihleri içinde iki yüzyıl Selçuklarla, altı yüz yıldan fazla Osmanlılarla komşuluk etmişlerdir. Bu süre içinde, ülkenin yalnız ekonomisiyle ilgilenen Selçuk ve Osmanlılar, Gürcüler hakkında araştırma yapmamışlar, onları yakından tanımak gereği duymamışlardır. Bibliyografya bölümümüzde görüleceği gibi, Gürcüler üzerine Osmanlı, Türk kaynak ve vesikalarının sayısı bir hayli kabarık olmasına rağmen yetersiz ve dağınıktır. Tarihçilerin verdikleri kısa bilgiler, Gürcüstan’a ait tapu defterleri, hattı hümayun vesikaları vs… Ancak bunlar üzerinde yeterli incelemeler yapılmamıştır.
Bugün hâlâ Türk okuyucusu, Gürcüstan’ın tarihi ve Gürcülere ilişkin özet halinde bilgiler veren kaynaklar ötesinde ayrıntılı, ilmi eserler bulamamaktadır. Birçok batı üniversitelerinde Gürcü filolojisi okutulurken yetişen bilginler İngilizce, Fransızca, Almanca vs. dillerde kitaplar yayınlarken Türkiye’de hâlâ bir hareket olmayışı üzüntü vericidir. Osmanlı İmparatorluğundan ayrılan Yugoslavya, Romanya, Yunanistan ve Bulgaristan’da Türk filolojisi okutulmakta yetişen bilginler Başbakanlık arşiv dairesinde araştırmalar yapmaktadırlar.Gürcüstan’ın başkenti Tbilisi Üniversitesinde de Türkoloji okutulmaktadır. Türkiye’ye komşu tüm ülkeler, Türkiye’yi yakından tanımak çabası içinde iken, burada böyle çalışmaların olmayışı düşündürücüdür. İşte bu eksiklik yüzünden Gürcüstan ve Gürcüler hakkında eksik yanlış bilgilere sahip bulunulmaktadır. Biz bu çalışmamıza Gürcüstan üzerine bilimsel araştırmaya dayalı bir bilgi demeti sunmak istiyoruz.
Çalışmamız bir araştırma denemesidir. Hazırlanırken birçok güvenilir bilimsel eserlerden yararlanılmış, tercümeler yapılmıştır. Gösterilen dikkat ve titizlik kitap incelenirken göze çarpar kanısındayım. Fakat buna rağmen pek çok eksiğimin bulunacağını kabul ederim. Ancak okuyucunun, hatalarımı iyi niyetime vererek, beni bağışlamaını rica ederim. Çalışmamız bilimsel ve kültürel olup, politik amaç taşımamaktadır. Ancak bu hususta biraz şüpheci olanlara politik eğilimimizi, yazımızda belirtmekte fayda mülâhaza ettik. Bu çalışmada arzumuz, çok eski bir kültüre sahip Gürcüstan’ın coğrafi, tarihi, edebiyat, sanat ve folkloruna ilişkin özetler halinde bilgi vermek, konuyu derinliğine incelemek isteyenlere rehberlik etmeğe çalışmaktır. Bu vesile ile esere değerli katkılarda bulunan yazarlara basılması için bana cesaret veren ve maddi destekte bulunan hemşerilere teşekkürlerimi sunmayı borç sayarım. Bu çalışmamla, barışsever, konuksever, mert, güzel insanlar ve zengin tabiat ülkesi komşu Gürcüstan’a pencere açarak orayı kandil ile aydınlatmaya çalıştım. Birazcık da olsa amacıma ulaşırsam kendimi bahtiyar sayacağım. Kandil yerine lüks lambası, elektrik ışığı yada projektör kullanacak aydınlar çıkacağını temenni etmekteyiz.
Gürcüstan,
Gürcüstan Cumhuriyeti, Sovyetler Birliğinin güney ucunda Kafkas silsilesinin batısında küçük bir ülkedir. Gürcü halkı, dünyanın en eski milletlerinden biri olup çok eski ve hareketli bir tarihe sahiptir. Asya ile Avrupa arasındaki coğrafi durumu ve diğer faktörler sosyal, politik, ekonomik ve kültürel evrime etki yapmıştır. Gürcüstan’ın avantajlı durumu ve tabii zenginliği daima fatihlerin ihtirasını çekmiştir. Ülke, Yunan, Roma, Bizans, Hazar, Arap, Selçuk, Osmanlı, Moğol, Timur, İran ve Rus istilalarına uğramıştır. Tahrip ve katliam ile gelen bu akınlar, Gürcü halkını zaman zaman tüm yok olmakla tehdit etmiştir. Her felakete karşı cesaretle ve kahramanca yaptığı savaşlar, ona yüzyıl boyunca milletini, geleneklerini, folklorunu, dilini ve uygarlığını koruma imkanı verdi. Tarihi ve kültürel zenginliği, bağımsızlık savaşları, sayısız anıtlarla canlandırılmıştır. Yalnız ülke sınırı içinde kalanlar değil, dışarıda kalan eski kiliseler, saraylar, kaleler diğer sivil yapılar uygar ve şerefli bir geçmişin tanıklarıdır. Gürcüstan’la birçok millet ilgilenmiş, pek çok seyyah, diplomat, sanatkâr, tüccar ve bilginler değerli eserler bırakmışlardır. Ülkenin çok zengin ve cömert bir tabiatı vardır.
Yabancılar bu ülkeyi, Güneşli Gürcüstan diye adlandırırlar. Kafkas dağlarının haşmetli, panoramik görünüşü, tepelerindeki erimez buzulları, geniş ve şahane peyzajlı yaylalarında ve ovalarındaki meyve bahçeleri, bağlar ve tarlalar zümrüt halı desenleri teşkil ederler. Derin boğazlarda çağlayanlar halinde akan akarsular, yapraklarını dökmeyen ağaçlı ormanlar, yüksek irtifalarındaki göller, tropikal bitkileriyle Karadeniz sahilleri…
Bütün bunlar Kafdağı’nın en güzel ülkesi Gürcüstan’ı kısmen tasvir etmektedir. Orada, tropikal bölgelerin sıcak, rutubetli, steplerin, sert ve zirvelerin soğuğuna kadar değişik iklimlerle karşılaşılır. Uygun iklim şartları, maden suları, şahane tabiat manzaraları, termal istasyonları, kaplıcaları ve karlı dağları her yıl onbinlerce turist çekmektedir. Gürcüstan’ın endüstriyel kaynakları da oldukça çoktur. Sel süratiyle akan akarsuları, engin enerji depolarıdır. Ülke, huy, bol manganez ocaklar, çeşitli maden filizleri, her türlü minareler ve tabii inşaat malzemelerine sahiptir. Bütün bu kaynaklar ekonomik gelişmeye temel teşkil ederler.Fakat çok eski olmayan bir geçmişte bu tabii kaynaklar işletilmiyordu.
Rus imparatorluğuna bağlı öteki ülkeler gibi Gürcüstan da yarı koloni durumda bulunuyordu. Çar otokrasisi tarafından yapılan baskı, ülkeyi gelişmemiş ve daima muhtaç küçük köylüler seviyesinde tutuyordu. Rus Çarlığı bütün başarıları boğuyor, Gürcü kültür ve dilini kötülüyordu. Ürettiği iptidai maddeler Rusya’ya yada dış ülkelere ihraç ediliyordu. Hemen hiç endüstrisi yoktu. Fakat Gürcüstan, bağımsızlığını ilan ettiği 26 Mayıs 1918 tarihinden sonra hummalı bir kalkınma faaliyetine başladı. Daha sonraki yıllarda köklü dönüşümler yapıldı. I. Dünya Savaşından sonraki 50 yıl içinde cumhuriyet, ağır endüstri ve modern ekipmanlarla süslendi. II. Dünya Savaşından sonra Gürcü endüstri gelişmeye devam etti. Yeni dallar eklendi.
Cumhuriyet pek çok elektrik santralleri, maden ocakları ve her türlü sanayi dallarına maliktir. Font, çelik, otomobil, borular, metal, halatlar, makine araçları, elektrik lokomotif, tarım araçları vs. imal edilmektedir. Bütün bu sanayi dallarında çalışan teknik ve işçiler gürcü okullarından mezun olmuşlardır. Ayni zamanda tarım alanında da köklü reformlar olmuştur. Eskiden tüketici durumunda olan köylüler üretici hale gelmişti. Randıman çok yükselmiş çay, narenciye ve kokulu bitkiler tarım alanı genişlemiştir. "Made in Georgia" markası taşıyan mamuller birçok uluslar arası sergi ve fuarlarda teşhir edilmektedir. Tarım ve endüstrinin ahenkli bir şekilde gelişmesi, nüfusun süratle artmasına sebep olmuş, beş milyona yaklaşmıştır. Tarım ve endüstri yanı sıra kültür ve eğitim de önem vermiştir, pek çok teknik, ihtisas, yüksek okul ve üniversiteler açılmıştır. Her yıl okul ve fakültelerini bitiren binlerce genç kız ve erkek kültür ve ekonomi alanlarında çalışmak ülkeye dağılırlar.
Yirmi yıl kadar önce kurulan Gürcüstan İlimler Akademisinin çalışmaları olumlu yönde ilerlemektedir. Edebiyat da dikkate değer bir şekilde gelişmektedir. Müzik, resim, tiyatro ve sinema sanatları geniş halk kitlelerine hitabetmekte ve başarılar kazanmaktadır. Gürcüler, diğer Sovyet halkları arasında kültürel ve ekonomik olarak en önde bulunmaktadırlar.
İlgili Galeriler