Kartveli ulusunun ortak dili Gürcüce, Gürcü kültürünü biçimlendirmiş bir araçtır. Ulusun gelişmesinin ve halkın yaratıcı etkinliğinin temel etkeni olmuş, ulusal bilinci güçlendirmiştir.
GÜRCÜ DİLİNİN GELİŞİMİ
İsmail YERGUZ
Kartveli ulusunun ortak dili Gürcüce, Gürcü kültürünü biçimlendirmiş bir araçtır. Ulusun gelişmesinin ve halkın yaratıcı etkinliğinin temel etkeni olmuş, ulusal bilinci güçlendirmiştir. Bu dil, çok eski dönemlerden beri halkının tarihini aşama aşama yansıtır, halkın kültür tarihini, izlediği çizgiyi, gözler önüne serer.
Gürcüce, Kartveli halkının başlıca kollarını oluşturan bir unsurdur: “Kartveluri” dili kavramı, edebi Gürcü dili ile Megrel-Laz ve Svan dillerini kapsar , Kartveli ulusu bu üç grup halkın birleşmesinden oluşur. Antik dönemde gerçekleşen bu birlik, özellikle ortaçağda bu gruplar tek ve aynı devletin otoritesi altında birleştiğinde pekişmiş, daha sonra Gürcüce ulusal edebi dil olarak kabul edilmiş ve ulusal tarihin güçlenmesinin temel direği haline gelmiştir.
Özgün ve çeviri olarak en zengin edebiyatlardan birini doğuran Gürcüce kilise metinleri, felsefi, dinsel, dindışı, tarihsel metinleri, eğitim ve öğretimle ilgili metinler olmak üzere çok çeşitli alanlara tercümanlık etmiştir. Bugün özgün Grek dilinde bile bulunmayan bazı Bizans metinleri Gürcüce aracılığıyla yok olmaktan kurtulmuştur. Gene Gürcüce aracılığıyla eski İran, Arap ve Süryani metinleri bulunmuştur.
Gürcü çok özgün özellikleri olan bir dildir. Dilbilgisel yapısı dilbilimcilerin büyük ilgisini çekmiştir. Gürcü dili yaygın dil ailelerinden hiçbirine ait değildir. Ne Hint-Avrupa ve Sami diller ne de Türk - Moğol dil öbekleri içinde yer alır. Gürcü dili İber-Kafkas dil ailesi içinde gösterilmektedir ve Gürcüce bu grup içinde Megrel-Laz ve Svan diliyle birlikte “ Kartveli dilleri” denen kolu oluşturur.
Gürcüce ses, biçim ve sözdizimi açısından çok önemli özgünlükler gösterir. Gürcü dilinin yapısı ve tarihi yalnızca Gürcü bilim adamlarının değil, Rus ve Avrupalı bilim adamlarının da ilgi alanı olmuştur. Avrupalı bilim adamları 17. Ve 18. yüzyıllarda Gürcücecin kökenleri sorununa özel bir ilgi gösterdiler. Gürcüce dünya dilleri genel şeması içinde belirli bir yere yerleştirilmişti ve Kolhis (Kolha) dilinin eski Gürcü dili olduğu kabul ediliyordu. Eski Yunanistan’da ve eski Roma’da Kolhis dilinin kökenlerini bulma çalışmaları yapıldığı bilinir. Herodotos Kolhis ile Mısır arasında bir yakınlık kurar. Antik dönem dilcileri de Gürcü dili ve eski İber dili arasında yakınlık kurmuşlardır.
18. yüzyılda büyük alman filozofu Leibniz Gürcüce ve Avrupa dilleri arasında yakınlık kurmuştur. Daha sonra bu varsayım dilbilimin kurucusu alma bilim adamı Frantz Bopp ve ünlü Fransız dilci ve tarihçisi Marie Brosset tarafından da paylaşılmıştır. Max Müller de Gürcüceyi Ural-Altay dillerine yakın gösterir. Viyana üniversitesi profesörlerinden Friedrich Müller Kafkas dillerinin ve Batı Avrupa Bask dilinin bu bölgelerde çok yaygın olan bir dil gurubunun kalıntıları olduğunu söyler.
Ünlü alman tarihçi Mayer’e göre Kafkasya’da etnik kökenleri pek fazla aydınlatılamamış birçok halk yaşamıştır. Bunlar içinde en tanınmışları Kura havzasını işgal etmiş olan İberlerdir (Eski Gürcüler). Çok sayıda bilim adamına göre Gürcüce kökenleri açısından eski Asya ve Mezopotamya uygarlıklarının dillerine yakın bir dildir. Kartveli dillerinin ve öteki İber-Kafkas dillerinin incelenmesi bu dillerle Urartu, Hurri, Hitit, Elam, ve Sümer dilleri arasındaki köken yakınlığı ortaya çıkarabilir. Gene Gürcü dili ve Kafkas dilleri arasında azımsanmayacak yakınlıklar bulan bilim adamları da vardır. Bir grup dilbilimci ise Kartveli dilleri ile Hint-Avrupa dilleri arasında tipolojik benzerlikler bulmuşlardır.
Avrupa’da Gürcü gramer ve leksikolojisini irdeleyen çok sayıda bilim adamı görülmüştür. Daha 1600’larda Roma’da Gürcüce-İtalyanca bir sözcük hazırlanmıştır. Gene Roma’da aynı yıllarda Latince bir Gürcü Grameri yayımlanmış, 1800'lü yıllarda Paris’te Gürcü Dilinin Grameri adlı bir yapıt çıkmıştır. 19. yüzyıl sonunda ise ünlü dilbilimci H. Schuchardt Gürcüce üstüne çok önemli çalışmalar gerçekleştirmiştir. Berlin’de 1928’de ve 1937’de bir Gürcüce-Almanca, bir de Almanca-Gürcüce sözlük yayımlandı. 1930’da ise Leipzig’de Deeters’in temel yapıtı “Kartveli Dillerde Fiil “ çıktı. Fransız dilci René Lafon da Gürcü dili, özellikle Gürcüce ve Bask dili arasındaki fonetik ilişkiler sorunları üstüne önemli çalışmalar yapmıştır.
Eski Çekoslovakya'da da Gürcü diliyle ilgili çalışmalara tanık olunmuştur. 1936’da Norveçli bilim adamı H. Vogt Fransızca olarak Gürcü Dilinin Grameri’ni yayımladı. Aynı yıl Paris’te Marr ve Brière’in önemli yapıtı “Gürcü Dili” çıktı. 1959’da K. Çenkeli’nin iki ciltlik Almanca Gürcü Grameri yayımlandı. 1960’dan sonra da Çenkeli ve öğrencileri bir Gürcüce-Almanca sözlük hazırladılar. Kartveloloji çalışmaları günümüzde Gürcüstan’da ve çeşitli ülkelerde sürmektedir.
Gürcü edebi dilinin ise 1500 yıllık bir geçmişi vardır. Gürcü dilinin tarihi 5. yüzyıla kadar gider. 5. Ve 6. yüzyıllara ait anıtlardaki dil çok gelişmiş bir dildir. Mükemmel bir sistem ve karmaşık bir sözdizimi, sağlam bir edebi dil egemendir bu anıt yazılarında. Yunan-Roma antikitesi yazılarına ve son zamanlarda arkeolojik kayıtlardan elde edilen verilere dayanarak çok eski dönemlerin bu Kartveli boylarının ve kabilelerinin kültür düzeylerinin çok yüksek olduğu ve yazıyı bildikleri anlaşılmaktadır. Günümüze kadar gelen yazılı belgeler Gürcü alfabesinin tarihini 5. yüzyıl başlarına kadar götürmektedir. Bu Gürcü yazısı bütünüyle özgü bir sistemdir.
Gürcü halkının manevi zenginliğinin tanıklıkları olan çok eski belgeler yalnız Gürcüstan’da korunmuş değildir. Suriye, Filistin( Kudüs), Sina Dağı, Yunanistan’da Athos (Aynaroz) Dağı gibi eski Gürcü kültür merkezlerinde sayısız eski belge bulunmuştur. Günümüzde ise Fransa, Polonya, İngiltere, Avusturya, İtalya, Almanya ve ABD’de büyük ölçüde korunmuştur bu belgeler. Gürcüstün’da Hıristiyan edebiyatının gelişiminin ilk örneklerinde edebi dilleriyle dikkat çeken yapıtlar ortaya çıkmıştır. Gene bu ilk dönemlerde bu özgün yapıtların yanında özellikle dinsel içerikli önemli bir çeviri edebiyatının da geliştiği görülür. Bu çeviri edebiyat dünya Hıristiyanlık edebiyatı açısından büyük bir önem taşır. Çünkü söz konusu çeviriler yalnızca Yunancadan değil öbür dillerden de yapılmaktaydı.
Gürcü dilinin temeli özellikle İran edebiyatından yapılan çevirilerde, sözgelimi “Şehname”, “Kelile ve Dimne”, “Leyla ve Mecnun” gibi yapıtlarda ortaya çıkmıştır. Gürcüstan’da 5. yüzyıldan başlayarak özgün ve zengin bir edebiyat görülmeye başlar ve Gürcü edebi dili yüzyıllar boyunca yetkinleşerek ve eşsiz yapıtlar yaratarak gelişir, doruğuna da dahi şair Şota Rustaveli’nin “Kaplan Postlu Şövalye” adlı yapıtıyla ulaşır.
Gürcücede, aldığı yabancı sözcüklerle meydan gelen fonetik değişmeler yalnızca Gürcü dilinin fonetik sisteminin incelenmesi açısından değil, öteki diller için de önem taşır, çünkü Gürcücede başka dillerden alınmış eski biçimler korunmuştur. Özellikle Hıristiyanlığın Gürcüstan’da yayılmasından sonra çok sayıda Yunanca sözcük girmiştir Gürcüceye. Gürcüce Sami dillerden de çok sözcük almıştır ve bu durum Gürcülerin Arap dünyasıyla çok eski dönemlerden beri ilişkide olduğunu gösterir. Sina Dağında Gürcüler için hazırlanmış bir Arap alfabesi bulunmuştur. Sina Dağı Gürcü elyazmalarında Gürcülerin Arapça notlarına rastlanır ve bu durum o dönemin yazıcılarının her iki dili de çok iyi bildiklerini ve o dönemde Gürcülerde Arapça öğrenme geleneğinin yerleşmiş olduğunu gösterir. Gürcücedeki Arap unsurların incelenmesi Arap dilinin tarihsel fonetiği için çok zengin bir kaynak oluşturur.
Türk dünyasıyla ilişkiler de derin bir izler bırakmıştır Gürcü dilinde. Ortaçağa gelindiğinde bilimsel ve felsefi Gürcü dili gelişip serpilmeye başlar. Bu bilimsel dilin gelişmesi Gürcü dilinin büyük yapıtı “Kartlis Tshovreba“nın (Gürcü Kronikleri) çok büyük bir işlevi olmuştur. Söz konusu tarihsel yapıtın siyasal- tarihsel bir terminolojinin oluşmasında belirleyici bir rolü vardır.
Marr’a göre Gürcüler 10. Ve 11. yüzyıllarda Doğu ve Batı Hıristiyan dünyasının ilerici düşünce adamlarının ilgi duydukları aynı felsefi sorunlarla ilgileniyorlardı ve hatta yeni felsefi eğilimlerde onları ve özellikle de Avrupalıları aşmışlardı. O dönemin Gürcü filozofları Bizans felsefe hareketiyle çok yakın ilişki kurmuşlardı. Belki de Gürcü felsefi dilinin kurucusu kabul edilebilecek 12. yüzyıl Gürcü filozofu İoane Petritsi ortaçağ felsefi düşüncesinin çok önemli bir ismidir. Yunan felsefesinin çok sayıda önemli yapıtını yorum ve açıklamalarla Gürcüceye çevirmiş ve Gürcüce felsefi terminolojiyi oluşturmuştur. Petritsi ayrıca Yunan modelinden esinlenerek çok sayıda soyut kavram yaratmış, önemli yunanca felsefi terimlerin Gürcüce karşılıklarını bulmuş ve Gürcü dilini çok sayıda Yunan felsefi terimiyle zenginleştirmiştir.
Yunan kaynaklarına göre Kolhis’de (Kolha), bugünkü Poti çevresinde bir retorik eğitim merkezi bulunuyordu. Bu merkezde aynı zamanda felsefe dersleri de veriliyordu ve Yunanlı öğrenciler de devam ediyordu buraya. Yani bu Kolhis Akademisi’nde iki dilde, Yunanca ve Gürcüce eğitim yapılıyordu. Kısaca söylemek gerekirse eski Gürcü dilinin ve özellikle de 10. ve 12. yüzyıllar Gürcücesinin dönemin kültürel ihtiyaçlarına tam anlamıyla karşılık verdiğini söylemek mümkündür. Daha sonraki yüzyıllarda bilimsel terminoloji hissedilir ölçüde gelişmiştir. Gürcü dilinin terminolojik sözlüğünün zenginleşmesinde en büyük pay hiç kuşkusuz ünlü Gürcü sözlükçüsü Sulhan-Saba Orbeliani'ye aittir.
Hazırlamış olduğu Gürcü Dilinin Açıklamalı Sözlüğü (17.-18. yüzyıl) çeşitli kavramlarla ilgili ayrıntıları, bilimsel açıklamalarıyla bugün bile temel bir kaynak niteliğindedir. Bu sözlükte daha önceki yüzyıllarda geliştirilmiş dilbilgisi, felsefe, retorik, aritmetik, coğrafya, astronomi ve müzik terimlerinin çoğu yer almıştır.
Bu sözlükten sonra iki, üç, çok dilli sözlükler hazırlanmıştır. Bunlar arasında İoane Bagrationi’nin 1814’te yayımlanan ve üç bin sözcük içeren Rusça-Latinc-Gürcüce doğa bilimleri sözlüğü önemli bir yer tutar ve bu yapıt uzmanlara yönelik ilk deneme kabul edilir. Bagrationi bu sözlükte özel bir terminoloji dışında Gürcüce terimlerin etimolojisiyle, ansiklopedik nitelikli açıklamalar vermiştir. 1807’de hazırlamış olduğu 4000 sözcük içeren Rusça-Gürcüce sözlük ise felsefe, psikoloji, mantık, gramer, tarih, sanayi, tarım, din, askerlik, tıp, botanik, zooloji vb alanda çok zengin bir terminolojik kaynaktır. Bagrationi bu çalışmasında yalnızca doğa bilimleri konusunda beş bin sözcük vermiştir.
Gürcüce 19. ve 20. yüzyıllarda Avrupa dillerinden çok sayıda terim aktarmıştır ve bilimsel, teknik ya da sanatsal kavramları açıklayan bu terimlerin büyük bölümünü tüm çağdaş kültür dilleri de almıştır. Bu sözcüklerin büyük bölümü Gürcü diline Rusça yoluyla girmiştir. Gürcüce teknik terminoloji 1920’lerden sonra büyük bir atılım yapmıştır. 1920’de hazırlanan “Rusça-Gürcüce Teknik Sözlük” dönemin tüm Gürcüce teknik terminolojisini kapsar. Son yıllarda Gürcü dilinde görülen yüzlerce yeni sözcük ve kavram ülkenin sanayi, tarım, ulaşım, edebiyat ve sanat alanında yeni bir gelişme yoluna girdiğini göstermektedir. Toplumsal düzendeki değişmelere paralel olarak yeni sözcükler üretilmektedir. Gürcüce öteki dillerden aldığı sözcüklerle hiç kuşkusuz zenginleşmiş, güçlenmiş ve esneklik kazanmıştır.
Bugün Tbilisi Üniversitesi filoloji kürsüsünde eski ve yeni Gürcüce, Kafkas dilleri, genel dilbilim, yapısal dilbilim, Rusça, Almanca, İngilizce, Fransızca, Sami diller, Türkçe, Arapça vb okutulmaktadır. Bugün artık çok sayıda Gürcüce, Rusça, Rusça-Gürcüce, Gürcüce-Almanca, Almanca-Gürcüce, Gürcüce-Fransızca, Fransızca-Gürcüce, Gürcüce-İngilizce, İngilizce-Gürcüce sözlük vardır.
mamuli Nisan 1997, Sayı: 2
İlgili Galeriler