Yaşlı Köy Maden
Yaşlı Köy Maden
Yazı ve Fotoğraf:
Uygar GÜRKAN
Cumhuriyet - Pazar Dergi
3 Nisan 2005
Artvin'in Şavşat ilçesine 37 kilometre uzaklıktaki Maden, yaşlı bir köy... Hem coğrafi hem de kültürel nedenlerle kapalı bir topluluk oluşturan Madenliler oldukça konuksever. Öğrenci olmayınca köyün tek okulu da geçen yıl kapanmış.
Yol açıkmış. Güneşin ilk ışıklarıyla Artvin'in Şavşat ilçesinden Maden Köyü'ne doğru yola çıkıyoruz. Yerlilerinin Bazgireti dediği Maden, Şavşat'ın Gürcüstan sınırındaki Gürcü köylerinden biri. Halkı adetlerini sürdürüyor ve aile içinde Gürcü dilini kullanıyor.
îlçe çıkışındaki ikinci patikadan dağ yoluna, köylerin bulunduğu bölgeye doğru sapıyoruz. Yol inanılmaz derecede keskin virajlarla, yer yer dağlardan akan ve yolu aştıktan sonra aşağı devam eden küçük çavlanlarla bölünmüş. Heyelan sonucu kısım kısım parçalanmış kayalar ve taşlarla kapanmış yolda, her engeli başka bir maharetle aşarak ilerliyor, Maden Köyü'ne yaklaşıyoruz. 1750 rakımlı köy her yanından çam ormanlarıyla kaplı yüksek dağlarla sarılı. Köye araçla ulaşım bir köprübaşında sona eriyor. Şimdi adam boyu karla çevrili, buzla kaplı patika yoldan yüksekteki köye yürüyerek ulaşmak için zorlu çaba başlıyor. Düşe kalka, birbirimize tutunarak zorlukla çıktığımız köyde kızaklara koşulmuş onlarca danayla karşılaşıyoruz. Kenara çekilmemize karşın danalar yanımızdan geçmek istemeyip huysuzlaşıyor. Durumdan utanan ahali açıklamaya girişiyor hemen: Köye veteriner dışında pek yabancı uğramadığından, bizim onlara iğne yapmaya geldiğimizi sanmışlar.
Köyün en Genci Cahit...
Köy nüfusu büyük oranda yaşlılardan oluşuyor. Bu yüzden üç yol ağzında köy ahalisiyle sohbet ederken, üzerimize doğru gelen kızaklı çocuğun varlığı bizi hayrete düşürüyor. Meğer Cahit köydeki tek çocukmuş. Köylü Ali Çavuş Işık, Cahit'in de okul yaşı geldiğinde köyü terk edeceğini, büyük olasılıkla köyün diğer çocukları gibi Köprüyaka'da yatılı okuyacağını ya da ailesiyle birlikte okulu olan bir köye taşınacağını söylüyor. Maden Köyü ilkokulu geçen yıl yalnızca üç öğrenci kaldığından bu yıl kapatılmış. Okulun kapatılması nüfusu zaten iyice azalmış olan köyde çocuğu olanlara sanki barınma hakkı tanımıyor. Hayvancılık ve çok kısıtlı tarımla geçinen köyde tek iş tezek ve ot toplamak. Bu nedenle okumaya yönelen genç nüfus şehirlere gitmek zorunda. Okulu bitirenler de iş sahası yokluğu ve elverişsiz yaşam koşulları nedeniyle geri dönmek istemiyor.
Maden köylüleri hem kültürel, hem de coğrafi nedenlerle kapalı bir topluluk oluşturmalarına karşın, oldukça sıcak, misafirperver ve yardımsever insanlar. Köy içinde ilerlemekte zorlandığımız her yerde, elimizden tutup yürümemize yardım eden biri mutlaka çıkıyor. Biz karşılaştığımız köylüleri lafa tutarken, karşılaşmadıklarımız hayvanlarına yem yapacakları otları boşaltmaya başlamış. Otu kucaklayarak yerleştiriyor İsmail Torun. Bu arada daha hızlı davranan Mehmet Torun ahırda biriken tezeği kızaklara bağlanan, Gürcü dilinde Zari, Türkçe Çatan dedikleri sepetlere doldurmaya başlamış bile.
Muhtar İsmail Tanıyan'ın en tepedeki evine varıyoruz. Burası tipik bir Şavşat evi; diğerlerinden tek farkı bütün köyün bir bakışta görülebiliyor olması. Maden evleri dik yamaca kurulu, giriş katının bir yüzü kısacıkken, diğer tarafın yüksekliği iki metreyi buluyor; bu kat genellikle odunluk, samanlık gibi amaçlarla kullanılıyor. Üstte bir tam kat, bir de çatı katı var. Çatı katını da oda olarak kullananların 8 ya da 9 odası oluyormuş. Evlerin tamamı ahşap ve en az bir balkonları var.
Muhtarın evinin girişineki ilk odada yaşlılar oturuyor, soba yanıyor. Bizi salona alıyorlar. Yemeğe oturuyoruz. Yemekleri Şavşat'takilerden farklı değil: Moşuşuli adındaki bir çeşit kaşar peyniri, ünlü Bazgireti balı, peynir yumağı dedikleri yağlı peynir eritmesi ve cevizli börek. Maden yaşanması zor bir yer. Heyelan, su baskını ve kaya düşmesi... 1997'de Bakanlar Kurulu kararıyla afete maruz bölge ilan edilmiş. Bu nedenle betonarme yapıya izin yok. Yıllarca evlerini tamir bile edememişler. Maden'i turizme açmak istiyorlarmış. Geçen yıl İzmir'den kırk kişilik bir grup gelmiş, Sakedeneyan Gölü kenarında çadır kurmuşlar. Aynı grup bu yıl yetmiş kişi geliyormuş. Çok kayalık olmasına karşın bir de Kanadalı grup, kayak yapmaya gelmiş. 2 gece kalmışlar ve kar yumuşamış olduğundan yalnızca köy içinde, evlerin arasında kayabilmişler. Turizm Bakanlığı evlerini pansiyon olarak turistlere açacak köylülere faizsiz kredi veriyormuş. Köylünün en büyük umudu turizm olmuş, başka kurtuluş da yok gibi.
Doktor Bedrettin Bey...
Hava kararmadan dağ yolunu aşmamız gerektiğinden izin istiyoruz. Bütün ev halkı yol düzelene kadar yanımızdan ayrılmıyor. Köyün çıkışına kadar gençlere emanet ediyorlar bizi ve kucaklaşıp ayrılıyoruz. Yokuş aşağı inmek daha zor, yolun bir kısmını kızakla inmek zorunda kalıyoruz. Köprüye yaklaştığımızda bir köylü bize doğru koşuyor. Hastası varmış, yanımızdaki Doktor Bedrettin Kurtel'e telaşla bir şeyler anlatıyor. Kurtel gidince gençlerden biri "Sizi misafir etsek iki gün, doktor bey de mecburen kalır; bütün hastalarımıza baktırabiliriz" diyor. Sağlık Ocağı da yok Maden'de. Doktorumuz döndüğünde, hastanın iyi olduğunu öğrenip rahatlıyoruz ama daha kim bilir kaç hasta var yaşlı köyde...
Aynı buzlu yoldan ağır ağır Şavşat'a dönerken, yoldaki çeşmeden doldurduğumuz şişelerden maden suyu içip, Maden'in beş yıl sonra nasıl bir yer olacağını düşünüyoruz. Nüfussuz kalıp tamamen terk mi edilecek, el değmiş ama hallice bir turizm köyü haline mi gelecek?
İlgili Galeriler