Mircan'ın Sesinden Dünya Şarkıları Bir Rüzgar Gibi Geçti

Doğudan batıya, kuzeyden güneye şarkılar, caz ritimleriyle Mircan’nın sesinde bir kez daha hayat buldu.

Mircan'ın Sesinden Dünya Şarkıları Bir Rüzgar Gibi Geçti
27 Aralık 2009 Pazar 10:55

Doğudan batıya, kuzeyden güneye şarkılar, caz ritimleriyle Mircan’nın sesinde bir kez daha hayat buldu. Enka’daki konserle dinleyeciler Türkçe, İngilizce, Gürcüce, Megrelce dilleri dahil ülkeler arası bir yolculuğa çıktı.

2005yılında çıkardığı ‘Bizim Ninniler’ albümü ile önce bebeklerin gönlüne taht kuran daha sonra ardı ardına çıkardığı ‘Kül’, ‘Sâlâ’, ‘Numinosum’ ve ‘Outim’ (Once Upon a Time in Mingrelia) adlı uluslararası prodüksiyonlara imza atan ve hem yurt içinden hem de yurt dışında sesi ve orijinal çalışmaları ile dikkat çeken Mircan, değişik bir repertuar ile dinleyicileri dünya müziğine yolculuğuna çıkardı.  Konserde Mircan’a; akordiyonda Muammer Ketencoğlu,  piyanoda Ceyda Pirali, klarnette İlker Yurtcan, banda neonda Gustavo Battistessa, kemanda Başak Elkutlu, viyolada Burcu Bal, gitarda Aydin Can Kutluay, çelloda Şirin Vatan, Can Kerhi, basta Saltuk Tukur, perküsyonda Mine Tamtürk, İsmet Kızı,  dansta ise Jessica Kutluay eşlik etti. Konserin arka fonunda sinevizyon vardı. Görselleri, yönetmen Necati Sönmez ve Emel Çelebi tarafından hazırlanmıştı.

Müzikte Dünya Yolculuğu

Dünyanın farklı ülkelerinden seçtiği parçaların arasında Türkiye’den seçtiği otantik parçalar ve kendi bestelerini de seslendirdiği konser, iki bölüm halindeydi. İlk bölümde dünya müziğini sunan Mircan, ‘Sala’ albümünden iki şarkıyla selamladı dinleyicilerini.
Sahnedeki duruşu ve zarifliğiyle de göz dolduran Mircan, Joan Baez’den de iki şarkı seslendirdi. Arada bir de Gürcistan’a gidip geldi. Sonra Afrika’ya kadar uzandı. ‘Folon’ dedi Afrikalı müzisyen Salif Kaita’nın görüntüleri eşliğinde. Sesine bu kez Afrika’nın yoksulluğu kaçmıştı. Hemen ardından ‘Dona Dona’ dedi… Tabii Joan Baez’den dinlemeye alışık olduğumuz bu şarkıyı bu kez Mircan yorumuyla dinledik. Bilmiyorum biliyor musunuz; ‘Dona Dona’ aslında bir Yahudi halk şarkısı. Çok sonra yorumlanarak İngilizce söylenmeye başlanmış… Mircan’ın o mistik havasında yeni bir hayat buluverdi Dona Dona…  Arka fonda Jean Baez.
İspanyol Yönetmen Pedro Almadovar’ın filmi ‘Konuş Onunla’nın müziği de Mircan’ın yorumu ve filmin görüntüleriyle sessizce dolaştı aramızda…

Brezilya’ya kadar gittiğimiz konserde, ilk yarı İspanya’dan bir flâmenko ile sonlandı. Flamenko dansında Jessica Kutluay vardı.  Kutluay yaptığı flâmenko dansı ile seyirciyi adeta büyüledi.

Doğudan Ezgiler

İkinci yarı doğudan devam etti. Mircan’ın kıyafeti de bizi alıp götürdü Kafkasya’ya doğru. Ne de olsa bir Gürcü’ydü. Sahnede Gürcü olurda Karadeniz şarkısı olmaz mı? Olur. Mircan ‘Dereler Akar Gider’ ezgisini izleyicisiyle birlikte söyledi ikinci yarının ilk şarkısı olarak. Sonra Megrelce halk şarkısı...  Hani o bildiğimiz ezgi… Kazım Koyunca’yla özdeşleştirdiğimiz. Konser salonlarında hep bir ağızdan söylediğimiz. Arka fonda Kazım Koyuncu, dillerde ‘Dido nana’ ezgisi… Nefesler o an için tutuldu. Kazım nasıl da özlenmişti. Kimse birbirine bir şey demedi, Mircan da Kazım’ın adını hiç anmadı ama alkışlar ve Mircan’ın hüznü her şeyi anlatmaya yetti.

Tangolarla devam eden ve Karadeniz ezgisiyle biten konsere doyum olmadı. Mircan’ı ilk kez dinlemeye gelenler sese hayran kalmıştı, bilenler ise o sese ve sahne performansına doyamadı.

Caz tınılarıyla bezenen konser, etnik müziğin rüzgârıyla yol aldı. Kimi kez Karadeniz’in dağlarında, kimi kez de bilmediğimiz bir ülkenin acısındaydık. Hem o ülkenin müzisyenlerini andık hem de o bilmediğimiz ülkelerin sokaklarında özgürce dolaştık. Tıpkı Mircan’ın sesindeki özgürlük gibi… Müziğin, özgürlük, aşk ve sığınak olduğunu bir kez daha anlayarak. Bir kez daha o müzikte hayat bularak. Çok kez daha bu konserlerin olmasını dileyerek.Şarkılarında ağıtlardan, neşeye de hüznü de yol aldı Mircan. Etnik sesleri yine caz ritimleriyle buluşturdu şarkılarında. Doğu ile batı iç içe geçti. Güçlü orkestra ve kullanılan enstrümanlar farklı bir yolculuğa çıkardı dinleyiciyi… Diller aynı seste hayat buldu, öteki yoktu, insan vardı bu kez… Yüzyılladır konuşulan ama artık çok az kişinin bildiği dilleri geleceğe taşıyan Mircan’la yalnızlığın derinlerinde hüzne dokunduk…  Sesinde doğanın tüm ritimlerini saklayarak, müzik yolculuğunu bitirdi o akşam için...


İlgili Galeriler
Yorum Ekle
İsim
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.